Ana içeriğe atla

KAYBEDERKEN ÖĞRENMEK!!!



Bu afacanlar okulumuzda yapılan mangala turnuvasında sınıfımızı temsil eden mangala takımı. Bir nevi kaybedenler kulübü de diyebiliriz :) Yüzlerinden pek anlaşılmasa da hiç biri finali göremedi. Ama gülümsemeleri de eksik değil.

Turnuvanın akşamında kitabımı okurken sanki bizim için yazılmış bir bölüm özellikle dikkatimi çekti. Tam olarak şöyle diyordu:

"Bütün dünyada sosyal medyada başarı fotoğraflarını görür dururuz. Öyleyse kaybedenler nerede? Okulumuzun gurur tablosu,sınıfımızın gurur tablosu,evimizin gurur tablosu uzar gider. Peki bu okulların, sınıfların,evlerin kaybedenleri nerede?"

Okumaya ara verip düşündüm.Hakikaten kazanan sınıfınızdan olursa hemen bir fotoğraf alınır. Birinci olan öğrencinin ne kadar az umrunda olsa da öğretmeni ayrı ailesi ayrı sahiplenir. Gururla nasıl bu başarının kazanıldığını dillendirir. Sırça bir bebek gibi sarar sarmalar başarıyı. Eşe dosta anlatır, tutamaz içinde.

Farkındaysanız bu durumdan dolayı bazı okullar, bazı sınıflar ve bazı kişiler hep başarılı olur.
Ya da ...  Ya da biz yalnızca başarılı oldukları zamanlar haberdar oluruz.

Başarısızlık ise üvey evlat gibidir. Kapıdan girse bacadan kovulur. Kabul edilmez. Başarıdan daha yaygın olmasına rağmen görünmez,gösterilmez mümkünse gizlenilir.

Bu kez böyle olmasın dedim. Sabah ilk işim öğrencilerime haydi mangala takımımızla bir hatıra fotoğrafı çekilelim dedim. Ve yukarıdaki fotoğraf çıktı ortaya. Kazanmak kadar kaybetmenin de doğal ve bize ait bir tecrübe olduğunu hissetmeye çalıştık. Sadece kazanınca değil kaybedince de değerli olduklarını anlattım.

Bir de kayıplarımızdan dersler edindik. Kitaplardan kolay edinemeyeceğimiz kazanımlar:

1) Maça zamanında gelmediği için kaybeden öğrencim, işine zamanında gitmezse kaybedebileceğini ve sorumlulukların önemli olduğunu öğrendi.

2)Ben zaten herkesi yeniyorum diye oyuna başlayan öğrencim yenilince, asla işini ve karşısındakini hafife almaması gerektiğini öğrendi.

3)Çok iyi oynamasına rağmen kaybeden öğrencim bazen yalnızca çalışmanın yeterli olmadığını biraz da şansa ihtiyaç duyabileceğini öğrendi.

4)Kuralları yanlış uyguladığı için kaybeden öğrencim,yapılan tüm işlerin kuralları olduğunu ve bu kurallara uymazsa amacına ulaşamayacağını öğrendi.

Burası daha uzar gider zira güzel bir söz vardır. Başarıdan bir satır, başarısızlıktan bir kitap çıkar şeklinde.

Neticede hepimiz kaybederken bir sürü yeni şey öğrendik. Ve bu bizi önceki halimizden daha güçlü yaptı. Haydi şimdi eğlenip öğrenmenin ilk amaç olduğu yeni oyunlara.


                                                                                                                  Mehmet EROĞLU

                                                                                                                   Sınıf Öğretmeni


Yorumlar

  1. Bende kızıma güvenmeyi öğrendim hocam telefonda yarışma var ne olur kalayım anneciğim diye ağladığı
    zamam ona güvenmeyip gelmesini istedim sonra çok pişman oldum inanırmısınız pişmanlıktan ağladım bu yarışmalar hepimizi büyüttü hocam... düşüncenize sağlık çok güzel yazmışsınız

    YanıtlaSil
  2. Öğrenmek hayat boyu süren bir şey. Umarım zamanla çocuklarımızla ilişkimizi daha iyi bir seviyeye taşıyabiliriz. Yazılarımın katkısı olursa ne mutlu bana.

    YanıtlaSil
  3. Çok etkileyici bir yazı hocam,bu yarışmalarda oğlum elendi ama gözlerinin içindeki ışık öyle derin ve anlamlı ki yüreğim burkuldu,ve bazen kaybetmek çok önemli daha iyisi olacaktır dedim ve ona sımsıkı sarıldım...

    YanıtlaSil
  4. Böyle böyle öğrenecekler; daha çok çalışmayı,kendilerinde eksik olan yönlerin neler olduğunu bulmayı. Bu da aslında öz düzenleme dediğimiz sürekli birilerinin onları kontrol etme durumunu bitirecek. Ve ne yapabileceklerine kendileri karar verebilir hale gelecek. Maalesef bugün bir çok yetişkin bile bu becerilere sahip değil. Kayıplar öğrenme için çok önemlidir. Sadece kaybettiklerinde de yanlarında sevdiklerini görsünler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAYIP NESNE BULMA ETKİNLİKLERİ

Kayıp nesne bulmacaları çocukların büyük bir zevkle yaptıkları çalışmalar arasında bulunmaktadır. Keyifle çalışma imkanı sunmasının yanında kayıp resim bulmacaları aynı zamanda çocukların farklı algı alanlarının gelişmesine de katkı sunmaktadır. Bu çalışmaları yaparken öğrencilerin merak duygularının arttığı, detayları fark etme becerilerinin,olaylara farklı açılardan bakabilme,şekil zemin farklılıklarını algılayabilme yetilerinin geliştiği,dikkat süresi ve yoğunluğunun arttığı sınıf içi uygulamalarda bizzat tecrübe ettiğim gözlemlerdir. En az bu becerileri geliştirmesi kadar önemli olan duyuşsal özelliklerden sabır ve azim gibi olumlu kazanımları da desteklemektedir. Çocuklar çalışmalara ilk başlandığında her ne kadar hemen hepsini bulmak isteseler de zamanla beklemeyi ve pes etmeden denemeyi alışkanlık haline  getiriyorlar. Bu nedenle çok çok zorlanmadıkları takdirde ebeveynlerin yardım etmesine gerek yoktur. İstisnai durumlarda anne babalar yardımcı olabilirler. Yenilerini

BİLSEM NE ÖĞRETMENİM?

Değerli okurlar; bu yazımızda konumuz son dönemlerde daha sık adını duymaya başladığımız ve sınav hazırlık süreci oldukça abartılmaya başlanan bilsem. Peki, nedir acaba bu bilsem? Giriş sınavı için hazırlık yapmaya gerek var mıdır? Çocuğumuzun bu konudaki ilgi ve ihtiyaçları nelerdir? Öncelikle bu ve benzeri soruları açıklayarak işe başlayalım. Kısa adı bilsem olup, açılımı bilim sanat merkezi olan bu kurumlar, özel yetenekli öğrencilere yeteneklerini geliştirmek üzere etkinlik ve proje tabanlı destek eğitim hizmeti sunan kurumlardır.  Bilim sanat merkezleri, özel yetenekli öğrencilere kendi potansiyellerini anlamaları, kendilerine ve topluma katkıda bulunabilmeleri için okullarda verilen eğitimi zenginleştiren ve farklılaştıran programları bünyesine alan kurumlardır.  Bu durumda özel yetenekli birey nedir sorusuna da açıklık getirmek isterim.  ÖZEL YETENEKLİ BİREY Yaşıtlarına göre daha hızlı öğrenen; yaratıcılık, sanat, liderliğe ilişkin kapasitede önde olan, öze

BİZİM ÇOCUK OKUMUYOR :(

  Daha dün birinci sınıftık. Okumayı sökecek mi? Akıcı okuyacak mı? Öyle miydi, böyle miydi?  Derken 2. sınıf okuma öğrenildi ama nasıl hızlanacak? Okuduklarını nasıl daha iyi anlayacak?  Hooop geldi çattı üçüncü sınıf. Ama bir sorun var. Bizim çocuk okumuyor. Öğretmen sorup takip etmeden, anne baba başında beklemeden okumuyor. Yok yok olmayacak bu çocuk sözlerini duyar gibiyim. İlkokulun en önemli tarafı çocuğunuzun ne kadar bilgi ile doldurulduğu değil, ona hayatı boyunca rehberlik edecek doğru alışkanlıkları edindirmek için kritik bir dönem olmasıdır. Bu alışkanlıkların en önemlisi de okuma alışkanlığıdır. Fakat okullar ve biz öğretmenler bazen bilerek bazen de sistemin bir devamı olarak bu alışkanlığı yanlış uygulamalar yüzünden hiç yerleştirmeden kaybettirebiliyoruz.  Peki neyi yanlış yapıyoruz da bu ülkenin büyük bölümü yılda bir kitap bile okumuyor. Yıllarca okullarda eğitimini almasına rağmen kitap sözcüğünü duyduğunda yüzünü ekşitiyor. Ama aynı kitabın dizisi çıkınca ağzı açık