Daha dün birinci sınıftık. Okumayı sökecek mi? Akıcı okuyacak mı? Öyle miydi, böyle miydi?
Derken 2. sınıf okuma öğrenildi ama nasıl hızlanacak? Okuduklarını nasıl daha iyi anlayacak?
Hooop geldi çattı üçüncü sınıf. Ama bir sorun var. Bizim çocuk okumuyor. Öğretmen sorup takip etmeden, anne baba başında beklemeden okumuyor. Yok yok olmayacak bu çocuk sözlerini duyar gibiyim.
İlkokulun en önemli tarafı çocuğunuzun ne kadar bilgi ile doldurulduğu değil, ona hayatı boyunca rehberlik edecek doğru alışkanlıkları edindirmek için kritik bir dönem olmasıdır. Bu alışkanlıkların en önemlisi de okuma alışkanlığıdır.
Fakat okullar ve biz öğretmenler bazen bilerek bazen de sistemin bir devamı olarak bu alışkanlığı yanlış uygulamalar yüzünden hiç yerleştirmeden kaybettirebiliyoruz.
Peki neyi yanlış yapıyoruz da bu ülkenin büyük bölümü yılda bir kitap bile okumuyor. Yıllarca okullarda eğitimini almasına rağmen kitap sözcüğünü duyduğunda yüzünü ekşitiyor. Ama aynı kitabın dizisi çıkınca ağzı açık izliyor.
Çünkü eğitim sistemimizin ya da uygulayıcılarının -yani bizlerin- tek bir amacı var. Beceri, hayal gücü, yaratıcılık, mizah ve en önemlisi doğal öğrenme motivasyonu olan, çocuğun merakından uzak yalnızca akademik bilgiye katkı sunan yavan tatsız tuzsuz kitap ve yazı seçimleri.
Şunu unutmamak lazım ki çocuk kendini ilgi ve meraklarından uzaklaştıran her şeyi zoraki yapar. Kontrol edilmeyince de yapmaz. Yani çocuğu okutalım derken okumaktan soğuturuz.
Peki ne yapmalıyız?
Öncelikle ülkemizde her alanda olduğu gibi işler yine öncelikle aileye düşüyor.
Çünkü birçok okulun kütüphanesi yoktur varsa çeşitli sebeplerden dolayı - maddi sebepler, kitap seçimlerinin kötü olması, kitapların güncel olmaması vs- okul kütüphanelerinin bir çoğu insanı okumaktan soğutur.
Bir kitabın kağıdının kalitesi rengi dahil çocuğun okuma alışkanlığında önemlidir. Çocuk renk sever. Özellikle küçük sınıflarda renksiz, resimsiz, kağıdının kalitesizliği her açıdan belli olan kitaplarla okuma şevki diye bir şey kalmaz çocukta.
Yani kitabın fiziki özelliklerinin çok önemli olduğunu unutmayalım.
Sonrasında ise okunacak içeriğe gelelim. Çocuğumuzun okuduğu kitap türlerini çeşitlendirmeye çalışalım. Yalnızca okula ve öğretmene bırakırsak işimiz zor.
Kendimden örnek vereyim. Üniversiteye gidene kadar her okulda mutlaka bulunan can sıkıcı hikaye kitapları dışında hiç bir şey okumadım. Okulda ve öğretmenlerimin elinde ders dışı bir kitap görmedim.
Yani çocuklarımıza tür olarak hikayenin dışında aşağıdaki listede sınıf düzeyine göre + ile işaretlenmiş -ilkokul için-türlerden örnekler de sunabilmemiz önemli.
Yorumlar
Yorum Gönder