Ana içeriğe atla

BİZİM ÇOCUK OKUMUYOR :(


 

Daha dün birinci sınıftık. Okumayı sökecek mi? Akıcı okuyacak mı? Öyle miydi, böyle miydi? 

Derken 2. sınıf okuma öğrenildi ama nasıl hızlanacak? Okuduklarını nasıl daha iyi anlayacak?

 Hooop geldi çattı üçüncü sınıf. Ama bir sorun var. Bizim çocuk okumuyor. Öğretmen sorup takip etmeden, anne baba başında beklemeden okumuyor. Yok yok olmayacak bu çocuk sözlerini duyar gibiyim.

İlkokulun en önemli tarafı çocuğunuzun ne kadar bilgi ile doldurulduğu değil, ona hayatı boyunca rehberlik edecek doğru alışkanlıkları edindirmek için kritik bir dönem olmasıdır. Bu alışkanlıkların en önemlisi de okuma alışkanlığıdır.

Fakat okullar ve biz öğretmenler bazen bilerek bazen de sistemin bir devamı olarak bu alışkanlığı yanlış uygulamalar yüzünden hiç yerleştirmeden kaybettirebiliyoruz. 

Peki neyi yanlış yapıyoruz da bu ülkenin büyük bölümü yılda bir kitap bile okumuyor. Yıllarca okullarda eğitimini almasına rağmen kitap sözcüğünü duyduğunda yüzünü ekşitiyor. Ama aynı kitabın dizisi çıkınca ağzı açık izliyor. 

Çünkü eğitim sistemimizin ya da uygulayıcılarının -yani bizlerin- tek bir amacı var. Beceri, hayal gücü, yaratıcılık, mizah ve en önemlisi doğal öğrenme motivasyonu olan, çocuğun merakından uzak yalnızca akademik bilgiye katkı sunan yavan tatsız tuzsuz kitap ve yazı seçimleri.


Şunu unutmamak lazım ki çocuk kendini ilgi ve meraklarından uzaklaştıran her şeyi zoraki yapar. Kontrol edilmeyince de yapmaz. Yani çocuğu okutalım derken okumaktan soğuturuz.





Peki ne yapmalıyız? 

Öncelikle ülkemizde her alanda olduğu gibi işler yine öncelikle aileye düşüyor. 

Çünkü birçok okulun kütüphanesi yoktur varsa çeşitli sebeplerden dolayı - maddi sebepler, kitap seçimlerinin kötü olması, kitapların güncel olmaması vs- okul kütüphanelerinin bir çoğu insanı okumaktan soğutur.

Bir kitabın kağıdının kalitesi rengi dahil çocuğun okuma alışkanlığında önemlidir. Çocuk renk sever. Özellikle küçük sınıflarda renksiz, resimsiz, kağıdının kalitesizliği her açıdan belli olan kitaplarla okuma şevki diye bir şey kalmaz çocukta. 

Yani kitabın fiziki özelliklerinin çok önemli olduğunu unutmayalım. 


Sonrasında ise okunacak içeriğe gelelim. Çocuğumuzun okuduğu kitap türlerini çeşitlendirmeye çalışalım. Yalnızca okula ve öğretmene bırakırsak işimiz zor.

Kendimden örnek vereyim. Üniversiteye gidene kadar her okulda mutlaka bulunan can sıkıcı hikaye kitapları dışında hiç bir şey okumadım. Okulda ve öğretmenlerimin elinde ders dışı bir kitap görmedim.

Yani çocuklarımıza tür olarak hikayenin dışında aşağıdaki listede sınıf düzeyine göre + ile işaretlenmiş -ilkokul için-türlerden örnekler de sunabilmemiz önemli.




Örneğin karikatürler, mizahi fıkralar ya da komik unsurlar çocuğun oldukça seveceği türden yazılardır. 

Güldürü, çocuk için çok önemlidir. "Kral Şakir" isimli seri bu nedenle en çok satılan çocuk kitapları arasındadır. 
 
Ara ara çocuk şiirleri, özlü sözler, şarkılar, atasözü ve deyimlerle ilgili kitaplar, çeşitli konularda atlaslar, tekerlemeler gibi türleri ne kadar çeşitlendirirsek alışkanlık yaratma konusunda o denli başarılı oluruz. 

Örneğin sınıfımızda birinci sınıfta hikaye kitaplarımıza ek olarak "Meraklı Minik Dergisi"ni, geçtiğimiz yıl ise "Bilim Çocuk Dergisi"ni önermiştim. Bu yıl ise çocukların mizahi gelişimini de desteklemek amacıyla 8-11 yaş arası çocuklara hitap eden "Süper Penguen" dergisini tavsiye ediyorum.






Kaliteli basım ve olabildiğince farklı türde eserler okumak, okuma alışkanlığı kazanılmasında mutlaka faydalı olacaktır. Diyelim ve yazımızı o kadar mizahtan bahsetmişken mizahi bir resimle sonlandıralım.



Mehmet EROĞLU
Sınıf Öğretmeni


 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAYIP NESNE BULMA ETKİNLİKLERİ

Kayıp nesne bulmacaları çocukların büyük bir zevkle yaptıkları çalışmalar arasında bulunmaktadır. Keyifle çalışma imkanı sunmasının yanında kayıp resim bulmacaları aynı zamanda çocukların farklı algı alanlarının gelişmesine de katkı sunmaktadır. Bu çalışmaları yaparken öğrencilerin merak duygularının arttığı, detayları fark etme becerilerinin,olaylara farklı açılardan bakabilme,şekil zemin farklılıklarını algılayabilme yetilerinin geliştiği,dikkat süresi ve yoğunluğunun arttığı sınıf içi uygulamalarda bizzat tecrübe ettiğim gözlemlerdir. En az bu becerileri geliştirmesi kadar önemli olan duyuşsal özelliklerden sabır ve azim gibi olumlu kazanımları da desteklemektedir. Çocuklar çalışmalara ilk başlandığında her ne kadar hemen hepsini bulmak isteseler de zamanla beklemeyi ve pes etmeden denemeyi alışkanlık haline  getiriyorlar. Bu nedenle çok çok zorlanmadıkları takdirde ebeveynlerin yardım etmesine gerek yoktur. İstisnai durumlarda anne babalar yardımcı olabilirler. Yenilerini

BİLSEM NE ÖĞRETMENİM?

Değerli okurlar; bu yazımızda konumuz son dönemlerde daha sık adını duymaya başladığımız ve sınav hazırlık süreci oldukça abartılmaya başlanan bilsem. Peki, nedir acaba bu bilsem? Giriş sınavı için hazırlık yapmaya gerek var mıdır? Çocuğumuzun bu konudaki ilgi ve ihtiyaçları nelerdir? Öncelikle bu ve benzeri soruları açıklayarak işe başlayalım. Kısa adı bilsem olup, açılımı bilim sanat merkezi olan bu kurumlar, özel yetenekli öğrencilere yeteneklerini geliştirmek üzere etkinlik ve proje tabanlı destek eğitim hizmeti sunan kurumlardır.  Bilim sanat merkezleri, özel yetenekli öğrencilere kendi potansiyellerini anlamaları, kendilerine ve topluma katkıda bulunabilmeleri için okullarda verilen eğitimi zenginleştiren ve farklılaştıran programları bünyesine alan kurumlardır.  Bu durumda özel yetenekli birey nedir sorusuna da açıklık getirmek isterim.  ÖZEL YETENEKLİ BİREY Yaşıtlarına göre daha hızlı öğrenen; yaratıcılık, sanat, liderliğe ilişkin kapasitede önde olan, öze