21. Yüzyıl tüm kavramlarla birlikte eğitim kavramının anlamını,içeriğini tümden değiştirmiş, eğitimin yeri ve zamanı gibi değişkenleri de 20. Yüzyılın sonlarından itibaren doruğa çıkan bilgi ve teknoloji devrimi ile darmadağın etmiştir.
Bilgi günümüzde artık o kadar çoğalmıştır ki öğretiminin okullarla kısıtlı kalması sağlıklı bir zihin tarafından düşünülemez. Çünkü günümüzde bir yılda ortaya çıkartılan bir yıllık bilimsel bilgi geçtiğimiz yüzyılda ortaya çıkartılan bilginin hem nicelik hem nitelik anlamında çok çok ilerisinde bulunmaktadır. Bir de yaşanan teknolojik devrimle birlikte bu bilginin yayılma hızını düşündüğümüzde şunu daha iyi anlayabiliyoruz ki: Bu denli fazla bilginin bu kadar kolay yayılabildiği bir çağda eğitim yalnızca adına okul dediğimiz yapıların içinde sadece yaş gruplarına bakarak sınıflandırdığımız bireylere yalnızca belirlenen saatler arasında yapılan bir bilgi aktarımı işlevini sürdürmeye çalışan tüm topluluklar bu bilgi fazlalığının ve iletişim hızının gerisinde kalmaya dolayısıyla çağın da gerisinde kalmaya mahkumdurlar.
Olaya bir de eğitimciler açısından baktığımızda son 20-30 yılda dillere pelesenk olan bir cümleyle karşılaşmamız kaçınılmaz olur. Bizim zamanımızda öğretmene saygı vardı sözünü duymayanınız ya da kullanmayanınız azdır. Peki biz öğretmenler durum tespitindeki ustalığımızı bu durumun nedenlerini çözümleyebilme konusunda da gösteremez miydik acaba.ben kendi fikrimce bu durumu şöyle açıklıyorum. Bilgi ve teknoloji devrimi yaşanmadan önceki dönemde bilginin üretilmesi de yayılması da zordu.Bu bilgileri de topluma aktarabilecek en önemli aracı öğretmendi. Yani öğretmen gittiği yerdeki insanlardan daha önde giden, daha fazla bilgiye sahip olan meslek gruplarının başında geliyordu. Bu konumu da öğretmene sahip olduğu bilgi ve beceriler nedeniyle saygı duyulmasını beraberinde getiriyordu. Oysa ne zaman bilgi miktarı arttı ve bilgiyi topluma hızla yayabilecek televizyon,bilgisayar,telefon ve en önemlisi internet gibi araçlar geliştirildi o zaman giderek öğretmenin tekelinden çıkan bilgi kaynakları nedeniyle ona duyulan saygı azalmaya başladı. Tabi buna diğer toplumsal değişikliklerin de katkısı yadsınamaz.
Peki ne yapmalıyız. Yalnızca bir çok alan gibi hızla kendimizi güncellemeli ve yenilemeliyiz. Burada biz öğretmenlerin yeni rolü de daha önce hiç olmadığı kadar çoğalan bilginin niteliğinin,düzenlenmesinin,işlevinin ve farklı özelliklerinin karşılaştırılıp en faydalı olanlarının öne çıkartılması,seçilmesi yönünde olmalıdır. Bilgi kaynaklığı rolünün kaybedilmiş olması bu konudaki uzmanlığımızı bizden almış değil. O yüzden bizler çalıştığımız öğrenci ve velilerimize bilgiyi amacına uygun olarak seçmeyi,organize etmeyi ve var olan bilgilerle yeni bilgilere ulaşmayı öğretmeliyiz.
Bu blog her şeyden önce yukarıda bahsettiğim nedenlerle eğitimin bireyselleştirilmesi amacı ve fikriyle ortaya çıkmıştır. Burada paylaşacağım içerik ve uygulamalar sayesinde sınıf ortamında daha çok ortalama öğrenciye yönelik olarak sunulan çalışma ve etkinlikler farklı düzeylerde burada da kendine yer bulacaktır. Bunun dışında okul ve sınıf ortamında fiziki ortam,zaman ya da imkan yetersizliği nedeniyle yapılamayan eğitsel her türlü bilgi sizlerin bireysel tercihinize sunulmak ve katkıda bulunmak amacıyla burada paylaşılacaktır.
Şimdiden bu blogu takip eden ve görüşleriyle katkı sunacak tüm veli, öğrenci ve eğitimcilere teşekkür ediyorum.
Sevgi ve emekle çalışmaya olan inancımla ve paylaşılan tüm içeriğin eğitimle ilgilenen herkese faydası olması dileğiyle.
Bilgi günümüzde artık o kadar çoğalmıştır ki öğretiminin okullarla kısıtlı kalması sağlıklı bir zihin tarafından düşünülemez. Çünkü günümüzde bir yılda ortaya çıkartılan bir yıllık bilimsel bilgi geçtiğimiz yüzyılda ortaya çıkartılan bilginin hem nicelik hem nitelik anlamında çok çok ilerisinde bulunmaktadır. Bir de yaşanan teknolojik devrimle birlikte bu bilginin yayılma hızını düşündüğümüzde şunu daha iyi anlayabiliyoruz ki: Bu denli fazla bilginin bu kadar kolay yayılabildiği bir çağda eğitim yalnızca adına okul dediğimiz yapıların içinde sadece yaş gruplarına bakarak sınıflandırdığımız bireylere yalnızca belirlenen saatler arasında yapılan bir bilgi aktarımı işlevini sürdürmeye çalışan tüm topluluklar bu bilgi fazlalığının ve iletişim hızının gerisinde kalmaya dolayısıyla çağın da gerisinde kalmaya mahkumdurlar.
Olaya bir de eğitimciler açısından baktığımızda son 20-30 yılda dillere pelesenk olan bir cümleyle karşılaşmamız kaçınılmaz olur. Bizim zamanımızda öğretmene saygı vardı sözünü duymayanınız ya da kullanmayanınız azdır. Peki biz öğretmenler durum tespitindeki ustalığımızı bu durumun nedenlerini çözümleyebilme konusunda da gösteremez miydik acaba.ben kendi fikrimce bu durumu şöyle açıklıyorum. Bilgi ve teknoloji devrimi yaşanmadan önceki dönemde bilginin üretilmesi de yayılması da zordu.Bu bilgileri de topluma aktarabilecek en önemli aracı öğretmendi. Yani öğretmen gittiği yerdeki insanlardan daha önde giden, daha fazla bilgiye sahip olan meslek gruplarının başında geliyordu. Bu konumu da öğretmene sahip olduğu bilgi ve beceriler nedeniyle saygı duyulmasını beraberinde getiriyordu. Oysa ne zaman bilgi miktarı arttı ve bilgiyi topluma hızla yayabilecek televizyon,bilgisayar,telefon ve en önemlisi internet gibi araçlar geliştirildi o zaman giderek öğretmenin tekelinden çıkan bilgi kaynakları nedeniyle ona duyulan saygı azalmaya başladı. Tabi buna diğer toplumsal değişikliklerin de katkısı yadsınamaz.
Peki ne yapmalıyız. Yalnızca bir çok alan gibi hızla kendimizi güncellemeli ve yenilemeliyiz. Burada biz öğretmenlerin yeni rolü de daha önce hiç olmadığı kadar çoğalan bilginin niteliğinin,düzenlenmesinin,işlevinin ve farklı özelliklerinin karşılaştırılıp en faydalı olanlarının öne çıkartılması,seçilmesi yönünde olmalıdır. Bilgi kaynaklığı rolünün kaybedilmiş olması bu konudaki uzmanlığımızı bizden almış değil. O yüzden bizler çalıştığımız öğrenci ve velilerimize bilgiyi amacına uygun olarak seçmeyi,organize etmeyi ve var olan bilgilerle yeni bilgilere ulaşmayı öğretmeliyiz.
Bu blog her şeyden önce yukarıda bahsettiğim nedenlerle eğitimin bireyselleştirilmesi amacı ve fikriyle ortaya çıkmıştır. Burada paylaşacağım içerik ve uygulamalar sayesinde sınıf ortamında daha çok ortalama öğrenciye yönelik olarak sunulan çalışma ve etkinlikler farklı düzeylerde burada da kendine yer bulacaktır. Bunun dışında okul ve sınıf ortamında fiziki ortam,zaman ya da imkan yetersizliği nedeniyle yapılamayan eğitsel her türlü bilgi sizlerin bireysel tercihinize sunulmak ve katkıda bulunmak amacıyla burada paylaşılacaktır.
Şimdiden bu blogu takip eden ve görüşleriyle katkı sunacak tüm veli, öğrenci ve eğitimcilere teşekkür ediyorum.
Sevgi ve emekle çalışmaya olan inancımla ve paylaşılan tüm içeriğin eğitimle ilgilenen herkese faydası olması dileğiyle.
Yorumlar
Yorum Gönder